Doğal ve Gerçekçi Yaşam Alanları İçin: Met Architects

Doğal ve Gerçekçi Yaşam Alanları İçin: Met Architects

İşine dört elle sarılmış, gerek eğitimi gerek projeleri ile göz dolduran bir mimar; Esma Altunbaş ile birlikteyiz. Firması Met Archıtects'te ekibimizi ağırlayan Esma Altunbaş, markasından ve projelerine olan bakış açısından bahsederek bizleri hayli bilgilendirdi. Oldukça keyifli geçen bu söyleşiye sizleri davet ediyor, mimari bakış açınızı aydınlatmaya teşvik ediyoruz.

Esma Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1987 Trabzon doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi dedem ve babaannemin yanında Almanya’da tamamladım. Stuttgart Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde Lisans ve Yüksek Lisans eğitimimi aldıktan sonra 2012 yılında Türkiye’ye döndüm. Evliyim ve bir oğlum var. Döndüğümde sektörü anlamak ve adapte olmak adına 2 yıl bir meslektaşımın yanında deneyim kazandım. Ardından 3 yıl kadar belediyede Proje Etüt biriminde çalıştım. Sonrasında tam olarak hazırım diyebildiğim anda Met Architects’i kurduk.

MULTİDİSİPLİNER BİR EĞİTİM ALDIM

Mimarlıkla ilgili eğitim ve tecrübelerinizden bahsedebilir misiniz?Stuttgart Teknik Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisansı tamamladıktan sonra Almanya’da çeşitli ofislerde çalışarak mesleki anlamda kendimi geliştirmeye çalıştım. Formasyon eğitimimde uluslararası ödüllere sahip mimarlardan eğitim almak benim için büyük bir şanstı. Multidisipliner bir eğitim anlayışı ile aldığım eğitimde, mimari projenin yanında statik, mekanik ve elektrik ile ilgili detayları da çözmek zorundaydık. Bu anlayışın çok yönlülük kazandırdığını söyleyebilirim.

"KULLANIŞLI VE DOĞAL YAŞAM ALANLARI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ"

MALZEMEYİ DOĞAL HALİYLE KULLANIYORUZ

Firmanızda mimari çizgide belirlediğiniz bir tarz, olmazsa olmazınız var mı? 

Günümüz koşullarına uygun, konforlu yaşam alanları tasarlamak, olmazsa olmazımız diyebilirim.  Metrekare odaklı mimariden ziyade kullanışlı alanlar yaratmak istiyoruz. Bunun için plan çözümleri doğru yapılmış, doğru malzemelerin kullanıldığı ve tüm detayları düşünülmüş tasarımlar yapmaya çalışıyoruz. Yapıda uygulanmasına karar verdiğimiz bir malzeme kendi doğasının dışına çıkmamalı. Örneğin; ahşabın kendine has bir dokusu ve rengi vardır. Bu özellikleri ile yeterince ihtişamlı olan bir malzemeye müdahale ederek yeni desenler, yeni renkler vermenize gerek yoktur. Bu durumu her bir yapı malzemesi için söyleyebiliriz. Bu yüzden tasarım hassasiyetimiz, doğru plan çözümü ve malzemenin doğallığı üzerine kurulu.


ÜNİVERSİTE YILLARINDA BAŞLAYAN BİR HAYALDİ

Met Architects’ten okurlarımıza bahsedebilir misiniz?

Met Architects birlikte okuduğum ve çalıştığım arkadaşım Tuğba Konçak ile birlikte kurduğumuz ve üniversitenin ilk yıllarından itibaren büyütmeye başladığımız bir hayalimizdi. Almanya ve İzmit’te iki ofisimiz mevcut. Size Almanya’daki entegre projelerden bahsetmiştim. Bu projelerin en önemli özelliği ekip halinde çalışılmasıdır. Projeler gibi ekibin de birbirine entegre olması çok önemlidir. Multidisipliner çalışma prensibinde, bir kişinin göremediğini bir başkası görebilir ve bu bakış farklılıkları tasarıma her zaman büyük faydalar sağlar. Mimarlıkta öğrenmenin yaşam boyu devam ettiği düşünülürse, multidisipliner ve entegre çalışma prensipleri, öğrenme düzeyini maksimuma çıkarmaktadır.  Çalıştığımız tüm projelere bu bakış açısıyla yaklaşıyoruz. 
Met Architects’i yalnızca para kazanma odaklı bir mimarlık ofisi olarak kurmadık. Kendi çizgisinde ilerleyen,  sürekli değişen mimarlık trendlerini takip eden ve öğrenen, doğru gördüklerini projelere aktarmayı hedefleyen bir mimarlık ofisidir.

TEZİMİ “TÜRK EVİ” ÜZERİNE YAPTIM

lmanya’daki mimari yapılarla Türkiye’yi karşılaştırmanızı istesek? 

Almanya’daki yapılar metrekare olarak küçük ama kullanışlıdır. Bizde evler daha geniş olmasına rağmen aynı konfor standardına sahip değil maalesef. Yüksek lisans tezimi Türk Evi üzerine yaptığımda zengin mimari kültürümüze hayran kaldım. Mimarlık alanında Almanya teknik açıdan oldukça gelişmişken, tarihi ve kültürel anlamda bizim daha üstün olduğumuzu söyleyebilirim.

ŞEHİRLER MİMARİ YAPITLARIYLA ANILIR

Hayata geçirmek istediğiniz projeler var mı?  

Elbette. Belediyeye girmek istememdeki temel motivasyon daha büyük projelere imza atabilmekti. Bulunduğum bölgenin çehresini değiştirecek ve geliştirecek kültürel yapılar, kütüphaneler, müzeler gibi birçok proje yapabilmek, yönetebilmek amacındaydım. Çeşitli sebeplerden dolayı belediyede istediğim hedefe ulaşamadım. Bu yüzden ayrılarak kendi şirketimi kurdum. Dünyaya baktığınızda şehirler mimari yapıtlarıyla anılır. Louvre müzesini yalnızca Paris’te görebilirsiniz. Pisa kulesi için İtalya’ya, Tac Mahal için Hindistan’a, Ayasofya ve Sultanahmet’i görmek için İstanbul’a gitmek zorundasınız. Kocaeli’nin bu yönde büyük bir eksikliği var. Mimari yapıt denilebilecek bir yapısı bulunmuyor. Bu konuda belediyelere büyük iş düşüyor. Şehre değer katacak yapılar ihaleyle değil yarışmayla yapılmalı ve Kocaeli ilindeki mimarlara bu anlamda fırsat verilmeli.